22 Kasım 2013 Cuma

Gerilla Pazarlama, hmmmm..



Gerilla pazarlama (Guerilla Marketing), hiç beklenmedik bir yerde, ansızın karşımıza çıkan pazarlama kampanyalarından birisidir. İlginçtir, dikkat çekicidir, zevklidir. Çünkü içinde yaratıcılık barındırır.

Gerilla kelimesi İspanyolca'dan gelmektedir.  İspanyolların Fransız Napolyan’a karşı 1807 – 1814 yılları arasında sürdürdüğü direnişte çıkan gerilla taktiği, düşmanı moral olarak çökertmeyi hedefler ve onlara bir dakika bile rahat vermeden düşmanı sürekli savaş olurcasına hazır tutmayı hedeflerdi. Gerilla yada gerilla taktiği ilk olarak, “Özgürlük Savaşcısı – Ernesto Che Guevara” tarafından Avrupa'ya tanıtılmıştır. Gerilla taktikleri akılcıydı, dezavantajları avantaja çeviren bir yapıdaydı.

Pazarlama dünyasında gerilla, Jay Conrad Levinson tarafından 1984 yılında yazılan bir pazarlama kitabının ismidir. Bu isim 1980lerde alışagelmeyen pazarlama kampanyalarının çoğalmasıyla genelleşmiştir.

Gerilla pazarlamanın hedefi daha fazla satmak, daha fazla kar elde etmek olduğu için geleneksel pazarlama hedefiyle hemen hemen aynıdır. Tek fark kullanılan yöntemlerdir. Yani bir nevi yaratıcılık söz konusudur.
Esasında geleneksel pazarlama yöntemleri genellikle büyük bütçeler yatırılan yöntemlerdir. Gerilla pazarlamada ise paraya bakılmaz, yaratıcılığa bakılır. En düşük bütçeyle bile büyük işler yapılabilir.
Jay Conrad Levinson'a göre gerilla pazarlama şu şekilde tanımlanıyor: ” Bütçesi küçük hayalleri büyük girişimciler için …” Fakat günümüzde büyük küçük demeden bütün işletmelerin ihtiyacı haline gelmiştir gerilla pazarlama. Günümüzde büyük bütçelerde ayrılabilmekte..

"Paradan çok zaman, enerji ve düş gücü gerektiren gerilla pazarlama, kulaktan kulağa pazarlama, tele pazarlama, tshirtler, mektuplar, broşürler vb gibi birçok pazarlama yöntem ve kaynaklarının kombinasyonlarını kullanır. Böylece rakiplere küçük küçük saldırılar yaparak onları zayıf noktalarından yıpratmayı hedefler."[1] 

Gerilla pazarlamanın esası yaratıcılıktır. Zaten ilgiyi çekende budur. İşte bazı yaratıcı gerilla pazarlama örnekleri..


Bir spor salonuna ait mükemmel bir yaratıcılık örneği. Spor salonu yakınlarındaki otobüs duraklarında bankın altına yerleştirilen gizli tartı sayesinde billboardda kilonuz gösteriliyor. Altında da spor salonunun ismi.


Bir kahve mi içsek? işte yine yaratıcılık örneği daha. Sokak lambasını bu şekilde kullanmak çok dahice..


Korku filmine ait bu örnek pek hoş gözükmese de dikkat çekiyordur.



Müzik festivali için en dikkat çekici reklam bu şekilde olur herhalde. Şahane..


Bir bira markasının arjantin bardakları anımsatarak kendi reklamını yapması..

Philips'den son derece güzel bir gerilla örneği.

Sonuç olarak pazarlamayı insana sevdiren ve yaratıcılığın sınırlarını zorlayan bir pazarlama alanı olarak gerilla pazarlamayı görebiliriz. Yeryüzündeki en büyük hazlardan biride size ait olan bir işin, çalışmanın, projenin insanlarda tebessüm bırakmasıdır sanırım. 



[1] Kaya, İsmail (2010). Pazarlama Bi'Tanedir. İstanbul: Babıali Kültür Yayıncılığı. Sf:157.

21 Kasım 2013 Perşembe

Son zamanlarda Pazarlama Alanının Gözbebeği "VİRAL REKLAMLAR"




Günümüzde büyük markaların vazgeçilmesi viral reklam nasıl oldu da bu kadar yayıldı? Sosyal medya kullanımındaki büyümeyle bir alakası var mı? Viral reklam satış oranlarını etkiliyor mu? Neden viral? Yahu nedir bu viral?


Öncelikle viral reklam nedir sorusunu cevaplayarak başlayalım. Viral reklam internet üzerinden genellikle video hazırlanarak yapılan ve sosyal medya mecralarında paylaşılarak ağızdan ağıza pazarlama WOM (word of mouth)  yöntemiyle yayılmayı hedef alan bir reklam türüdür.  Bu yüzden virüse benzetilen "Viral" adını almıştır. Kısacası sosyal medya sayesinde milyonlarca insana en kısa yoldan ulaşabilmek için internet ortamını kullanan bir reklam türüdür.



Markalar viral reklam oluştururken iki yöntemi kullanmaktadırlar. İlk yöntem son tüketici tarafından yayılan videoları kullanmaktır.  Bunlar son tüketicinin "tesadüfen" paylaştığı, markayı veya markanın ürününü konu alan ve çoğu kişi tarafından paylaşılan ya da beğenilen videolardır.  İkinci yöntem ise markaların kendilerinin hazırladığı videolardır. Fakat markalar bu videoyu hazırlarken sanki son tüketici tarafından çekilen bir videoymuş gibi hazırlarlar. Genelde amatör kamera, markayı direkt göz önünde tutmama gibi.
Bunların yanı sıra bazı markalar göze soka soka viral reklam yapmaya çalışıyor. Bana kalırsa olay viral reklamdan çıkıp sıradan normal bir ajans reklamına dönüyor. Bu da onca viral reklam arasında kaybolup gidiyor. Böylelikle amacını yitiriyor. Sonuçta insanlar viral reklamlara "reklam" gözüyle bakmıyorlar ve oturup izliyorlar.

Bir markanın iyi bir satış grafiği elde edebilmesi için bilinirliği yani marka aşkı (lovemark) iyi olması en başlarda gelir. Bunun için markanın ürün yada hizmetinin kalitesi kadar bunu duyurabilmekte son derece önemlidir. İşte bu noktada devreye reklamlar giriyor.


Amacına ulaşmış viral reklam örnekleri;

En çok bilinen viral reklam örneklerinden biride budur sanırım. İstenilen başarı yakalanmış, hatta istenilenden fazla ilgi görmüş, haberlere konu olan viral reklam örneği gittigidiyor.com ve reklam çalışmasını yürüten paramarka.com'dan geliyor.



Bu viral reklam örneği Samsung Galaxy Tab'dan geliyor. Videoda çıkan kişilerin izledikleri zaman şok olduklarını sanırım herkes öngörebiliyordur. İlgi mecrası olarak "kadın" kullanılan reklamda asıl verilmek istenen mesaj; tabletin kot pantalon cebine bile neredeyse sığacak kadar küçük olması ve uzun süre video kayıt yapabilmesi. Samsung bu mesajı vermede başarılı olabilmiş midir? Tartışmaya açık..



Şimdi ki viral reklam örneği Garanti Mortgage'den. Videoda nakliyat firması çalışanları kolay yoldan yük taşıma işini bulmuş gibiler. Aynı zamanda eğleniyorlar. Buradaki amaç ise "yeni bir eve taşınma" düşüncesini tüketiciye aşılama. Videonun sonunda da göreceğiniz gibi billboardda yazan "ev sahibi olmanız an meselesi" sloganı bu mesajı güçlendirmiş. Videodaki ilginçliğin yani taşıma şeklinin amacı ise ilgi uyandırarak videonun paylaşımının sağlanması. Sanırım bu video kimi insanda, "profesyonel nakliyat şirketleriyle anlaşın" mesajını daha önde tutmuştur.



Bunlar ve daha nice viral reklamlar marka bilincini internet sayesinde bünyelere daha kolay aşılamıştır. Doğru strateji ve doğru mesajla iletilen viral reklamlar tüketicinin zihninde markanın önemini arttırdığı gibi yeni müşteri portfolyosu oluşturmada da etkili olmuştur. Satışların pozitif alanda artması da cabası. 

12 Kasım 2013 Salı

Hollywood'daki Başarılı Türk - Emrah Yücel



Her sinema oyuncusunun, çalışanının, yönetmeninin, yapımcısının  bulunmak istediği ilk yer Hollywood'dur. En iyi filmlerin, en başarılı işlerin birçoğu şüphesiz ki buradan çıkmaktadır. En iyilerden biri olmadıkça burada bulunmak için tek çaren turist olmaktadır.

En iyi filmleri elde etmek için en iyi oyuncularla çalışmak kadar en iyi ekiplede çalışmak gerekmektedir. İyi bir filmin başarısı yapımcısından, yönetmeninden, sesçisinden, ışıkçısından, senaristinden, sanat yönetmeninden tutun kablocusuna kadar işinin ehli olanların başarısıyla gelir. Kaliteli bir iş için kaliteli ustalar, üstadlar gerekir. İşte bunlardan biri de Türk bir grafik tasarımcısı Emrah Yücel.

1968 doğumlu Emrah Yücel, babası İngiltere’de BBC için çalışırken, kendisi Londra'da ilkokula başladı. Kısa bir süre sonra ailesiyle Ankara'ya taşındı. Lise öğrenimini Ankara Atatürk Lisesi'nde bitirdi. Çalışmaya 16 yaşında çalışmaya başladı. Yaz tatillerinde marangoz, terzi, mefruşatçı çıraklığı yaptı. 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım bölümünden mezun oldu.  Yüksek Lisansını Bilkent Üniversitesi Grafik Bölümünde tamamladı. 

Doktoraya başladığı yıl okuldan arkadaşı Murat Kaya ile Solaris adında bir reklam şirketi kurdu. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı için Uğur Mumcu'nun 24 kitabının kapağını tekrar yaptı.
İstanbul Film Festivali afişlerinden Uğur Mumcu'nun kitap kapaklarına, amblem, ambalaj grafiği, broşür, CD kapaklarından, reklam kampanyalarına kadar farklı alanlarda tasarımlara imza attı. Tasarladığı afişler Kanada, New York, Paris'te sergilendi. Uluslararası New Mexico ve Varşova afiş bienallerine katıldı. Oradan da ver elini Hollywood.


Emrah Yücel, Hollywood sinemasının film posterlerini tasarlamasıyla tanınır. Avatar, American Horror Story, Kill Bill, Kingdom of Heaven, 007 James Bond, 28 Days, Enigma, Enemy at the Gates afiş tasarımını yaptığı filmlerden sadece birkaçı.

Ayrıca  dünyanın tanıdığı ve hayran olduğu Hollywood starları; Brad Pitt, Angelina Houston, Mel Gibson, Tom Hanks, Michael Douglas, Helen Hunt, Diane Lane, Julianne Moore, Stephan Dorff, Kirk Douglas gibi pek çoğu ünlünün kişisel web sitelerini hazırladı.

Türk sinemasında ise Mumya Firarda, Asmalı Konak, New York'ta Beş Minare, Vizontele Tuuba filmlerinin afişlerini tasarladı. 

Bunun yanı sıra hazırladığı kitap kapak tasarımları, TV afişleri, marka tasarımları, broşür tasarımları portfolyosunu daima zengin tutmuştur. 


Küçük Bir Hikaye;
"Emrah Yücel, Her şeyini bırakıp 1994 yılında New York’a gitmek üzere uçağa bindiğinde: Uçak boş; bir ara ona doğru yürüyen bir sima ile göz göze gelip, selam veriyor. Yaşlı bey soruyor "Nereden tanışıyoruz delikanlı?" diye. "Beni tanımazsınız ama ben sizi fark ettim ve selam verdim," diyor. Sohbet ediyorlar. Neden New York’a gittiğini, neden gemileri yaktığını anlatıyor. Adam onu daha yakından tanımak istiyor, "Yaptığın işleri görebilir miyim?" diye soruyor. Emrah Yücel çantasından bir dosya çıkarıyor. Kendisine uzatıyor, o dosyayı alıp gidiyor adam... Uçak, New York üzerinde alçalırken tekrar yanına geliyor. "Yaptığın işleri beğendim ama bir şeye de çok üzüldüm,"diyor. "Sen bu ülkede büyümüş bir ağaçsın, köklerin bu ülkeden beslenmiş ama meyvelerini vermeye oraya gidiyorsun." "O adam rahmetli Sakıp Sabancı’ydı. Bu sözü 17 yıl boyunca, dramatik bir dipnot olarak hep aklımda kaldı," diyor."

Emrah Yücel Santa Monica Art Collage’ın danışma kurulunda görev yapmaktadır. Ortağı Stephan Lapp ile “Iconisus L&Y”adında bir görsel iletişim ajansı kurdu. Ayrıca “Imeanit Films” ve “Design” adında başka bir şirketi daha var.
Emrah Yücel, Los Angeles'ta tanıştığı ve Los Angeles'ta bir bankada insan kaynakları uzmanı olarak çalışan bir Türk olan Simla Uzun Hanım'a aşık oldu ve evlendi. Eşi Simla, çocukları Ada ve Dada ile ABD. Los Angeles’teki evinde yaşamaktadır.

Yaptıkları işlerden ve başarılardan dolayı bizi gururlandırdığı için kendisine teşekkür etmek sanırım bizlerin görevi. Bir şeyler başarmak istiyorsak herkes elini taşın altına koymalı. Korkmadan, utanmadan.

Emrah Yücel'i yaptığı işleri görmek ve kendisini daha yakından tanımak için;

www.emrahyucel.com


Kaynakça;
tr.wikipedia.org
www.biyografi.info

11 Kasım 2013 Pazartesi

Ara Güler





"Fotoğrafçı çok dolu olmalı. Resim bilecek, müzik bilecek, tiyatrodan anlayacak, çok okuyacak, anında karar verebilecek, yani çok zeki olacak.."

Bu sözler 1928 doğumlu, 1953'deİngiltere'de yayımlanan Photography Annual Antalojisi'nde dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri olarak tanımlanan ve 1962'de Almanya'da çok az fotoğrafçıya verilen "Master of Leica" ünvanını kazanan büyük üstadlarımızdan Ara Güler'e aittir. Bu anlattıklarım başarılarından sadece birkaçı. Peki nasıl bu kadar başarılı?

İyi bir fotoğrafçı olmak için iyi bir ekipmana sahip olmak yetersizdir. Yeterli bir makineyle bile küçük fotoğraf karelerinde büyük hikayeler oluşturabilirsiniz. Ara Güler'in de dediği gibi fotoğrafçı dolu olmalı. Fotoğraf çekerken o ufak karede kafasında hemen bir hikaye oluşturabilmeli, farklı açılardan bakarak o hikayeyi orda yaşayabilmeli. Sadece deklanşöre basarak fotoğrafçılık olmaz. Yakaladığınız kareyi oluşturan siz olduğunuz gibi, hikayeyi de anlatan sizsinizdir aslında. Avusturyalı fotoğrafçı Ernst Haas'ında dediği gibi "Fotoğrafınızdaki kısıtlamalar size bağlıdır; çünkü ne gördüğümüz kim olduğumuzdur.


Ara Güler bu denli başarılıysa hayatında nasıl biriydi peki? Ne yaptı, neler yaşadı? Ara Güler 1928'de Beyoğlu, İstanbul'da doğdu. Küçüklüğünde o zamanların son teknolojilerinden biri olan sinemadan çok etkilendi. 1951 yılında Getronagan Ermeni Lisesi'nden mezun oldu. Lisedeyken film stüdyolarında sinemacılığın hemen hemen her dalında çalıştı. Muhsin Ertuğrul'un yanında tiyatro ve oyunculuk eğitimi almaya başladı. Amacı rejisör veya oyun yazarı olmaktı. 1950'de Yeni İstanbul gazetesinde gazeteciliğe başladı. Bu yıllarda Ermenice gazete ve edebiyat dergilerinde öyküleri yayınlandı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne devam ediyordu. Ancak fotoğrafçı ve gazeteci olmaya karar verdi. 1961 yılına kadar Hayat dergisinde fotoğraf bölümü şefi olarak çalıştı. 1961 yılında Amerikan Dergi Fotoğrafçıları Derneği'ne kabul edildi ve bu kuruluşun Türkiye'den tek üyesi oldu. Fotoğraf dünyasının çok önemli yayınlarında fotoğrafları kullanıldı, kendisinden bahsedildi. ABD'de, Almanya'da, Paris'te çeşitli sergiler açtı. Bu arada, Bertrand Russell, Winston Churchill, Arnold Toynbee, Picasso, Salvador Dali gibi birçok ünlünün fotoğrafını çekti, röportajlar yaptı.

Tarih


Ara Güler dolu dolu yaşadığını fotoğraflarının kalitesiyle zaten bizlere gösteriyor. Fotoğraflarını Ara Gülere'in kendisine ait sitesinden incelemenizi tavsiye ederim.


Unutmayın, iyiler unutulmadıkça baki kalır.